Hepimizin öyle ya da böyle hayatının bir döneminde, kabullenilmek, arkadaşımızı, ailemizi veya işimizi kaybetmemek adına bulduğu "sözde" çözüm üzerine yazacağım bugün. Bireysel olarak homofobi/transfobiyle başetme yollarından biridir bu. Çok iyi, çok namuslu bir insan olmak, çok iyi bir evlat, çok çalışkan bir beyaz yakalı olmak. Tüm bu "iyi" sıfatları ismimizin veya cinsel yönelimimizi tanımlayan kelimenin önüne koydurabilmek. Kendimiz gibi olabilmek, kabullenilmek için kendimizden ödün vermek.
Trans, ibne, kadın gibi kıvırtıyor v.b. ama çok namuslu. Trans, ibne, gey ama çok iyi bir dost. Lezbiyen, biseksüel bir kadın ama çok güvenilir. Ay benim bissürü gey arkadaşım var. Nasıl eğlenceli insanlar. Tavsiye ederim kız. Geylerle eğlenmeye git gibi birçok cümleyi duyduk, duymaya da devam edeceğiz.
"Hala" isimli belgeseli izleyeniniz var mı bilmiyorum. İzlemediyseniz linkten ulaşabilirsiniz. http://efa.erciyes.edu.tr/bel,halaaa.html
Bir de şurada bir yazı var.
"Hala" doğduğu köye yıllar sonra dönen, kaybettiği ana-babasının ocağında tek başına yaşayan transseksüel bir arkadaşımız. Köyde hakkında çıkarılan dedikodular, önyargılar sonucunda köylülerce kabullenilme sürecini anlatırken kimin yardıma ihtiyacı varsa gittim, hiçkimseyi geri çevirmedim (veya benzeri bir cümle) kullanıyor belgeselde. İhsan Hala'yı, köylüler de "şakır şakır oynar, eğlendirir herkesi, çok iyidir herkesin derdine koşar v.s." diye anlatırlar. İhsan Hala belgeselini izlerken içim acıdı. İhsan Hala her an mı eğlenceliydi, hep gülmek zorunda mıydı, herkesin yardımına gitmek için kendinden ödün vermedi mi, bu kadar eğlenceli, iyi, "namuslu" olmasa o köylüler İhsan Halayı kabul ederler miydi, evine bir erkek sık sık girip çıksa, İhsan Hala köyden birine aşık olsa, bunu dillendirse, söylese neler olurdu? Gayet insani bir şekilde o köylülerden hiçbirine içinden kızmak, bağırmak, küfretmek gelmedi mi? Geldi de başına neler geleceğini düşünerek sustu mu? O iyi, namuslu, eğlenceli insan dışına çıkan transseksüel ne yapardı? İhsan halanın akşamları evde tek başına kaldığı, sabahları ortalıkta hiçkimseler yokken yürüdüğü zamanlarda hissettikleri. O içsel yalnızlığı, o hüznü içimde hissettim. Çok üzüldüm. Zamanında kendim de bunu yaşamak zorunda kaldım diye belki. Bilmiyorum. Büyük şehirde kendimiz olma şansımız daha fazla belki. Ama topluluk küçüldükçe, dikkatleri üzerine çekmen, dışlanman çok daha kolay. Bu yüzden ya gettolara sıkışıyoruz, ya da her zaman iyi, eğlenceli, namuslu olma hallerini oynuyoruz. İnsanlıktan çıkıyoruz.
Ben bir anne sitesinde out olduktan sonra, pekçok insandan şu tür mesajlar aldım.
"Lezbiyen olabilirsiniz ama gördüğümüz kadarıyla çok özenli bir annesiniz. Çocuğunuz çok şanslı."
Ama siz sevgilinizle çocuğunuzun önünde öpüşürseniz, elele tutuşursanız aynı kişiler, sizi çocuğunuzun ahlakını bozmakla suçlamak için asla vakit kaybetmeyecektir. Bunu söyleyen heteroseksüel kadın kocasıyla çocuklarının önünde öpüşebilir, elele tutuşabilir, koklaşabilir. Bunda sorun yoktur elbette.
Bulunduğunuz çevrede kabullenilmek ve dışlanmak an meselesidir bu yüzden. Çok dikkat etmelisiniz. hafazanallah sevgilinize, arkadaşınıza, iş arkadaşınıza olumsuz herhangi bir insani tepki vermeniz durumunda da, isminizin önüne bu kez cinsel yöneliminizi içeren oldukça fena bir sıfat hemen geliverir.
Gerçek şu ki, toplumda homofobi/transfobi devam ettiği sürece sen bireysel olarak ne yaparsan yap bi halt olmuyor.
Sonuç, sal gitsin be İhsan hala....Ben seni her halinle seviyorum...
P.S. Okuyanların aklına aman da bu kadın bu yüzden iyi anne olmaya mı çalışıyor falan gibi birşey gelmesin ha. Iyi annelik (artık her neyse tanımı) öyle zorlamayla falan olacak iş değil :) Annelik başlı başına başka birşey :))
her zamanki gibi harika bir yazı. ellerine sağlık.
YanıtlaSiltam da bugün biseksüel trans bir kadın arkadaşımla, kızı beş yaşındayken nasıl kendi görüntüsünü, kıyafetlerini değiştirmeye başladığını, makyaj yapmaya başladığını konuşuyorduk. yazını okurken o konuşma geldi aklıma.
bir de bir arkadaşımın önerdiği şu çizgi dizi var:
http://en.wikipedia.org/wiki/Dykes_to_Watch_Out_For
bir başka trans kadın arkadaşın hala'yla röportajı var burda da:
http://kaosgl.org/sayfa.php?id=15458
Güzel sözlerin, çizgi dizi ve röportaj önerilerin için çok teşekkürler :)
SilÇok güzel bir yazı. Bundan sonra bloğunuzu takip ettiğimi söylemek istedim, sesinizin duyulduğunu bilin diye. İyi ki burayı açmışsınız ben de sizin deneyimlerinizi okuyup anlayabiliyorum buradan. Gerçekten çok güzel, facebook'umda paylaştım. İnsanların ikiyüzlülükleri mi desem, toplumun kalıplaşmış değer yargıları mı, kendimi de yaklaşık bir senedir bu konuda sorguluyorum, sizin saflarınıza katılmaktan mutluyum. Bu blog özellikle gey anneliğin/ebeveynliğin toplumla ilgili kısmını içeren bu yazı, benim ilgi alanımı oluşturuyor, üniversitemde yandal olarak Toplumsal Cinsiyet Sosyolojisi çalışacağım. İyi seneler bu arada çocuğunuzla birlikte, sevgiler.
YanıtlaSilSevgili gizem, yorumu yeni görebildim. Ne yazık ki bloga heryerden giremiyorum. özellikle işyerimden. Bu nedenle çok seyrek bakabiliyorum. Kendi deneyimlerimi paylaşmak için açtım bu blogu. Bir de yalnızlıktan elbette. Ülkemde eşcinsel olmanın getirdiği sıkıntıların dışında eşcinsel anne olmanın getirdiği başka sıkıntılar yaşıyorum. Herşeye rağmen, eşcinsel olduğum halde Türkiye'de, kendimden, kişiliğimden ödün vermeden, çok istediğim annelik duygusunu yaşayabildiğim için herşeye değer diyorum. anne ya da baba olmak isteyen eşcinsellerin tamamına yakını benim kadar şanslı değil. Bunu aşabilmek ise çok zor. hele toplumdaki önyargılar. Kızımla gerçekten çok mutlu güzel bir hayatımız var. varlığı benim için, umut, mutluluk kaynağı. Umarım eşcinsellerin de harika ebeveynler olabileceğini birgün herkes anlar. Ailenin tüm çocuk çizgi filmlerinde, kitaplarda, kreşlerdeki aktiviteler anlatıldığı gibi anne, baba, bir kız ve bir erkek çocuktan oluşmadığını, tek ebeveynli veya aynı cinsiyetten iki ebeveynli aileler olabileceğini de.
YanıtlaSilGüzel sözleriniz için de ayrıca teşekkür ederim :) sevgiyle, dayanışmayla...